Osmanlıcılık - İslamcılık - Batıcılık - Türkçülük - Milli Edebiyat Dönemine Götüren Adımlar * - TYT AYT 2023 (YKS 2023) Uzaktan Eğitim

Sınavlara CANLIDERSHANE.NET Uzaktan Eğitim ile hazırlanın kazanın

1. OSMANLICILIK

èOsmanlı Devleti sınırları içinde yaşayan vatandaşları ırk, din ve dil ayrımı yapmadan eşit kabul eden düşünce anlayışına Osmanlıcılık denir.

 èBu anlayışa göre devletin bütünlüğünü korumak için dil, ırk ve din farkı gözetilmemeli, herkes aynı hak ve yetkilere sahip olmalıdır.

è II. Meşrutiyetin ilk yarısına hâkim olan bu düşünce, Balkan Savaşları'nın kaybedilmesi ve Balkanlardaki Türk olmayan azınlıkların bağımsızlıklarını ilan etmesi sonucunda önemini yitirmiştir.

 

2. İSLAMCILIK

èİslamcılık, Osmanlı Devleti'nin bütünlüğünü korumak amacıyla 19. yüzyılın ikinci yarısında önem kazanan bir düşünce akımıdır. Önce siyasî düşünce olarak ortaya çıkmış, sonra edebiyat ve düşünce adamları tarafından savunulmuştur.

èAmacı, farklı ırklardan Müslümanları birleştirip kalkındırmak, Hristiyan dünyasının karşısında bir denge unsuru hâline getirmektir.

èBu akım, II. Abdülhamit tarafından da desteklenmiş, 1908'den sonra daha da gelişmiştir. Ancak bütün çabalara rağmen İslamcılık akımı çok taraftar toplayamamış, siyasî gelişmelerle etkinliğini yitirmiştir.

è Bu düşünceyi savunanlar çoğunlukla "Sırat-ı-Müstakim", "Sebilürreşat","Mekatip" ve "İslam" gibi dergilerin etrafında toplanmışlardır  Mehmet Akif Ersoy, M. Şemsettin Günaltay, Sait Halim Paşa, Cevdet Paşa, Şeyhülislam Musa Kazım Efendi, Hacı Zihni Efendi, Eşref Edip bu akımı savunmuştur.

 

3. BATICILIK

èBu akım, kaynağını Tanzimat ve hatta ondan önceki ıslahat (yenilik) hareketlerinden alır. Batılılaşma hareketlerinin ilk önderleri padişahlar ve onların destekledikleri sadrazamlar olmuştur. Tanzimat döneminde Namık Kemal, Şinasi ve Ziya Paşa edebiyat aracılığıyla Batı'nın kültürel gelişimlerini devlete yansıtmada öncülük etmişlerdir.

èI. Meşrutiyetten sonra "Jön Türkler, devletin ancak Batılılaşarak kurtulabileceğini savunarak yalnız siyasî alanda değil sosyal ve ekonomik alanda da değişikliklerin olmasını istemişlerdir .

èAbdullah Cevdet, Baha Tevfik, Tevfik Fikret, Celal Nuri bu akımı savunan kişilerdendir.

èİlk olarak askerî alanda başlayan Batılılaşma hareketi, daha sonra devlet ve toplum hayatında da etkili olmuştur. Atatürk de Batı'nın en önemli katkısını toplumun yaşam biçiminde ve bu topluma hâkim olduğuna inandığı pozitif bilimlerde görmüştür.

 

4. TÜRKÇÜLÜK

èTürkçülük akımı, Osmanlıcılık ve İslamcılık ideolojilerinin uygulama alanı bulamadığı bir zamanda, Tanzimat döneminde, devleti kurtarma adına ortaya çıkmıştır. Türkçülük, dil, tarih ve edebiyat alanlarındaki çalışmalarla, yani bir kültür hareketi olarak başlamış, zamanla siyasî bir nitelik kazanmıştır.

èAhmet Vefik Paşa Ebulgazi Bahadır Han'ın "Şecere-i Türk" adlı eserini çevirmiş, Cevdet Kudret çıkardığı İkdam gazetesinin altına "Türk gazetesidir" ibaresini yazdırmış, bu gazetede Osmanlıca-Türkçe tartışmalarına yer vermiştir. Şemsettin Sami 1901'de "Kamus-i Türki" adlı eserini, Bursalı Tahir, 1911'de "Türklerin Ulum ve Fünuna Hizmetleri" adlı eserini yazmıştır.

è 1897 Yunan Harbi sırasında Mehmet Emin Yurdakul'un "Cenge Giderken" şiirinde dillendirdiği "Ben bir Türküm dinim, cinsim uludur" dizesi Türkçülük akımının sloganı olmuştur.

è1908'de kurulup 1911'de kendi adıyla bir dergi yayımlayan "Türk Derneği" daha sonra "Türk Yurdu" derneği "Türk Ocağı'' derneği gibi kuruluşlar bu fikri desteklemişlerdir.

è"Halka Doğru", ''Yeni Mecmua'', ''Türk Sözü'', ''Milli Tetebbular Mecmuası'' ve "Genç Kalemler" dergileriyle milliyetçilik edebiyatta da başlamış olur.

è Ömer Seyfettin ve Ali Canip tarafından çıkarılan "Genç Kalemler" dergisinde ilk defa Millî Edebiyat kavramı kullanılır. Millî bir edebiyat oluşturmak için önce dilin millileştirilmesi gerekmektedir. Bu amaç için Yeni Lisan anlayışı ortaya atılır. Yazı dilini konuşma diline yaklaştırma ve böylece yazı dili ile konuşma dili arasındaki farkları ortadan kaldırma amaçlanmıştır. Edebiyat dilinin o zamana kadar Arapça ve Farsçanın etkisinde "yapma bir dil" olduğunu savunan bu genç edebiyatçılar Servet-i Fünûncuları ve Fecr-i Aticileri eleştirmiş, daha geniş halk kitlelerine seslenmek için "yeni lisan" anlayışını savunmuşlardır. Bu hareket, özellikle Ziya Gökalp'in katılımıyla edebiyatımızda hızla yayılmış ve gelişme göstermiştir.

èZiya Gökalp, Türkçülük akımını ilk defa sosyolojik bir metotla incelemiş ve bir sistem hâline getirmiştir. Türkçülük akımının gelişmesine Cumhuriyet öncesi ve sonrasında eserleriyle önemli katkılar sağlamıştır. Akımın felsefî alt yapısını oluşturmuş, milliyetçilikle ırkçılığı birbirinden ayırt etmiştir.

èBu akımın edebiyata yansımasıyla dilde sadeleşme başlamış, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp'in çabalarıyla hemen bütün yazarlar konuşulan Türkçe ile, özellikle İstanbul Türkçesiyle yazma yoluna girmiştedir.

 

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNE GÖTÜREN ADIMLAR

è1789 Fransız İhtilali'nin Osmanlı toplumunda uyandırdığı özgürlük fikri.

èII. Abdülhamit'in tahtan indirilmesi ile bir özgürlük ortamı oluşması.

èII. Meşrutiyet'in ilan edilmesi.

èBalkan Savaşları ve sonrasında çıkan milliyetçi azınlık isyanları.

èOsmanlı'nın yeniden yükselme devrine geçirecek fikirlerin aranması.

èTürkçülük akımının, etkisini kültürel alanda hissettirmesi.

èGenç Kalemler dergisi (1911) ve Yeni Lisan makaleleri.