SÖZCÜKTE ANLAM
SÖZCÜK (KELİME): Bir ya da birden çok heceden oluşan, belli bir anlamı olan, tümce kurmaya yarayan ve tümce kuruluşunda özel görevi olan dil ögesi. Taş, toprak, rüya, hayal, dost gibi sözcükler tek başlarına bir anlam ifade ederken ile, gibi, için gibi sözcüklerin ise tek başına anlamı olmayıp diğer sözcüklerle bir araya geldiğinde belli bir anlam ifade eder.
1.GERÇEK ANLAM:
Bir sözcüğün temel anlamıdır. Sözcüğün akla ilk gelen anlamı ya da sözlükteki ilk anlamı da denir.
Örnek: İş yerinin tüm camları kırıldı. (Bölünmek, parçalanmak)
Örnek: Şehrin yüksek yerlerine kar yağmıştı. (Seviye) Örnek: Soğuk su içmek sağlığa zararlıdır. (Isı)
Örnek Soru: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yer alan altı çizili sözcük sözlükteki ilk anlamıyla kullanılmıştır? A) Oldukça durgun bir hâli vardı küçük çocuğun. B) Donuk bir adam izlenimi uyandırdı bende. C) Karanlıktaydık ama çam kokularını alıyorduk. D) Damarlarımda bu iksirin alevleri dolaşıyor. E) Adam, babasının gölgesi altında yaşıyor. CEVAP C: ‘’Sözlükteki ilk anlamıyla’’ ifadesi ile kast edilen gerçek anlamdır. A, B, D ve E seçeneklerinde yer alan altı çizili sözcükler mecaz anlamlı iken C seçeneğinde yer alan karanlıktaydık sözcüğü gerçek anlamda kullanılmıştır.
2.YAN ANLAM: Bir sözcüğün temel anlamı ile ilgili kazandığı yeni anlama “yan anlam” denir. Gerçek anlama yakındır. Çoğu zaman, canlılara ait organ ya da kısımların cansız varlıklara yakıştırılması ile oluşur.
Örnek: Yamaç paraşütü yapmak için dağın sırtına tırmandık.
Örnek: Boğazına kadar su dolu şişeyi odasına götürdü.
Örnek: Anahtarlarını her zaman masanın üçüncü gözüne koyardı.
3. MECAZ ANLAM: Sözcüğün, gerçek anlamının dışında kazandığı yeni anlama “mecaz anlam” denir.
Örnek: Temiz bir çocuk olduğu her halinden belliydi.
Örnek: Sözlerinde bir ince alay vardı gibi geldi bana.
Örnek: Yaşadıkları herkesin kolay kolay kaldıramayacağı kadar ağırdı.
Örnek Soru: "Özlem"sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde "bir kimseye ya da şeye karşı duyulan bir daha görmek ya da yeniden kavuşmak isteği"anlamı dışında kullanılmıştır?
A) Yaşar Kemal’in İnce Mehmet’ini okuyunca yarına, geleceğe çok büyük bir özlem duydum.
B) Gençliğimin o güzel ve eski günlerini özlemle anımsarım.
C) Yurt dışında yaşadığım üç yıl içinde vatanıma duyduğum özlem büyüdükçe büyüdü.
D) Öğrenciyken yaptığı yaramazlıklardan ve askerlik anılarından özlemle söz etti.
E) Aynı mahallede büyüdüğü arkadaşlarının çocukça şakalarına dahi özlem duyuyordu.
CEVAP A B, C, D ve E seçeneklerinde ‘’Özlem" sözcüğü "Bir kimseye ya da şeye karşı duyulan bir daha görmek ya da yeniden kavuşmak isteği" anlamında kullanılmıştır. A seçeneğinde ise geleceğe yönelik yaşama sevinci anlatılmak istenmiştir.
4. TERİM ANLAM: Herhangi bir bilim, sanat ya da meslek dalı ile ilgili özel anlamlı sözcüklerdir.
Örnek: Açılar konusundan her yıl iki soru soruluyor. (Geometri)
Örnek: Nefi kasideleriyle ünlü bir şairdir. (Edebiyat)
Örnek: Kullandığı uzun taç atışları ile tanınan bir futbolcuydu. (Futbol)
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerde geçen altı çizili sözcüklerden hangisi terim anlamlı değildir?
A) Onun dizelerinde anlamdaş sözcükler bir arada vücut bulur.
B) Eylemsiler üzerine yaptığı araştırma epey ses getirdi.
C) Hikâyelerinde İstanbul’u, denizi, maviyi getirir gözümüzün önüne.
D) Her gün kendisine mektup gelip gelmediğini sorar.
E) Yeni çıkan kitabı içindekiler bölümü olmadığı için eleştirildi.
CEVAP D Terim anlamlı sözcükler herhangi bir bilim, sanat ya da meslek dalı ile ilgili özel anlamlı sözcüklerdir. Anlamdaş sözcük ve eylemsiler Türkçe dersi ile ilgili terimlerdir. Hikâye ve içindekiler bölümü ifadeleri ise edebiyat ve bibliyografi alanlarını çağrıştırır. Ancak D seçeneğinde yer alan mektup sözcüğü herhangi bir alanı çağrıştırmadığından terim anlamlı değil gerçek anlamlıdır.
5. YANSIMA SÖZCÜKLER: Doğadaki herhangi bir sesin insanlar tarafından taklit edilmesi ile oluşan sözcüklerdir. Bir sözcüğün yansıma olabilmesi için doğada karşılığının olması gerekir. Horlamak, şırıldamak, gıcırdamak sözcüklerinin kökleri sırasıyla hor, şır ve gıcırdır. Bu köklerin doğada karşılığı vardır. Dolayısıyla bunlar yansıma sözcüktür.
DİKKAT: Anır-, öt-, kişne- ifadeleri eylem kökleridir. Ancak doğada böyle bir sesi işitmemiz mümkün olmadığı için yansıma sözcük kabul edemeyiz.
Örnek Soru: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yansıma sözcük kullanılmamıştır?
A) Tozlu bir ortama girince gözleri sulanır, hapşırmaya başlardı.
B) Başıboş atların kişnemesi iki sokak öteden duyuluyordu.
C) Arıların vızıltısından uyumakta bir hayli güçlük çektik.
D) Çağlayanın şırıltısı insana adeta huzur veriyordu.
E) Çınar yapraklarının hışırtısı sonbaharın şarkısıydı bana göre.
CEVAP B “hapşırmaya, vızıltısından, şırıltısı, hışırtısı” sözcükleri yansıma sözcüktür. Ancak “kişnemesi” ifadesinin kökü olan kişne bir eylemdir. Doğada böyle bir ses duymamız mümkün olmadığından yansıma sözcük denilemez.
6. DOLAYLAMA: Bir sözcükle anlatılabilecek bir ifade ya da kavramı, birden fazla kelime ile anlatmaya “dolaylama” denir.
Örnek: Meşin yuvarlak ağlarla buluştuğunda bitime iki dakika kalmıştı. (top)
Örnek: Büyük bir emekle yetiştirilen beyaz altın nihayet hasat edildi. (pamuk)
Örnek: Zonguldak kara elmas rezervi bakımından oldukça zengindir. (kömür)
Örnek Soru
Bir tek kelimeyle belirtilebilecek bir kavramı, birden çok kelimeyle anlatmaya ‘‘dolaylama’’ denir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde dolaylama yoktur?
A) Anadolu’nun birçok yerinde üzüm asmasının kütüğüne “omca” derler.
B) Yavru vatan tabirinden rahatsız olan insanların var olduğunu okumak beni şaşırttı.
C) Ormanların kralı, hayatının son döneminde fare yiyecek kadar bitkin düşmüştü.
D) İhtiyar balıkçı bir hayli gür sesiyle, “Derya kuzuları!” diye bağırıyordu.
E) Büyük kurtarıcının hayatının son on beş yılına neleri sığdırdığını kavrayınca gurur duyuyor insan.
CEVAP A ‘’Yavru vatan’’ ifadesiyle Kıbrıs, ‘’Ormanların kralı’’ ifadesiyle aslan, ‘’Derya kuzuları’’ ifadesiyle balık, ‘’Büyük kurtarıcı ‘’ifadesiyle Atatürk anlatılmak istenmiştir. A seçeneğinde dolaylama örneği yer almamaktadır.
7.GÜZEL ADLANDIRMA: Olumsuz çağrışımı nedeniyle bir sözcüğün uyandıran bazı kavramları güzel bir biçimde dile getirmektir.
Örnek: Son yolculuk: Cenaze
Örnek: Kör: Görme engelli
Örnek: Verem: İnce hastalık
Örnek Soru:
Aşağıdaki cümlelerden hangisinde “güzel adlandırma” örneği vardır?
A) Sabahları erken uyanıp işe gitmek zor gelmeye başlamıştı.
B) Konferansı yapılacağı salon oldukça büyüktü.
C) Haksız yere suçlandığını söylemekle yetindi sadece.
D) Anadolu’da gece vakti tırnak kesmek uğursuzluk sayılır.
E) İşitme engelli bir bireyin hayatını anlatan çok sayıda eser mevcut.
CEVAP E ‘’Sağır sözcüğü’’ yerine ‘’işitme engelli’’ ifadesinin kullanımı güzel adlandırmaya örnektir.
8. SOMUT ANLAM: Duyu organlarımızın en az biri ile algılayabildiğimiz kavramlar somut anlamlıdır.
Örnek: Hava, ses, ışık, insan, elektrik, yıldırım, soğuk