1.14. Deyim: En az iki sözcükten oluşan, genelde mecaz anlamlı kullanılan, kalıplaşmış söz
gruplarıdır. Genellikle söyleyeni unutulmuştur.
ÖNEMLİ BİLGİ: Deyimler kalıplaşmış ifadelerdir. Dolayısıyla sözcüklerin yeri değiştirilemez ve
başka sözcükler kullanılamaz.
Örnek: cumartesi kibarı gibi süslenmek
Örnek: aklı başka yerde olmak
Örnek: anasından doğduğuna pişman olmak
Örnek: Çoğu gitti, azı kaldı.
Örnek: Hem suçlu hem güçlü.
Çıkmış Soru: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “denk” kelimesi, deyim içinde kullanılmıştır?
A) Dengin olmayan kişilerle arkadaşlık etmeni istemiyorum.
B) Bu iki çuvalın ağırlıklarının denk olduğunu sanmıyorum.
C) Tatilde, denk getirebilirsem iki gün de İstanbul’da kalacağım.
D) Kardeşlere verilen hediyelerin denk olmasına dikkat etmeliydiniz.
E) Dikkat ettim, terazinin kefeleri denk değildi. ÖSS-1987
CEVAP C: Denk getirmek: Uygun zamanını ve durumunu bulmak, rastlatmak anlamına gelen bir
deyimdir.
Çıkmış Soru: Aşağıdakilerin hangisinde ikinci cümle, birinci cümlede kullanılan deyimin
anlamını içermez?
A) İş inada binmeseydi böyle çalışmazdı. Onun kendisine yardımcı olacağını, güçlük çıkarmayacağını
anlamıştı.
B) O her işten yüzünün akıyla çıkmıştır. Bu işi de eksiksiz olarak ve başarıyla tamamladı .
C) Sen hiç merak etme, o işini bilir. O, nereden, nasıl yarar sağlanacağını çok iyi hesaplar.
D) Sonunda o da işin içinden sıyrıldı. Bu karışık işten kendini kurtardı.
E) Canını dişine takıp işini bitirmeye çalıştı. Verilen görevi başarmak için her türlü tehlike ve
sıkıntıyı göze aldı . ÖSS -1998
CEVAP A: Güç sağlamak, yardımcı olmak destek olmak anlamına gelen deyim destek olmaktır.
İş inada binmek deyimi bir işi yapmakta direnmek, zıt görüş ve davranışta ısrar edilmek anlamındadır.
1.15. Atasözü: Söyleyeni unutulmuş, tecrübe ürünü, öğüt verici, kalıplaşmış yargı bildiren
cümlelere “atasözü” denir. Genelde mecaz anlam içerirler.
Örnek: aç kalmak, borçlu olmaktan iyidir
Örnek: ağaç ne kadar uzasa göğe ermez
Örnek: ağır taş batman döver
Örnek: acıkan doymam sanır, susayan kanmam sanır
Çıkmış Soru: Sözünü sakınarak, tartarak kullanmak güzel söz söyleme hastalığından daha değerli bir
şeydir. Karşımızdaki kişiyi düşünerek konuşmak ise, yerli yerinde söylenmiş derli toplu sözlerden
yeğdir. Konuya girmeden önce sözü uzun uzun ağızda gevelemek can sıkar; bir şeyi damdan düşer
gibi söylemek ise etkiyi azaltır.
Bu parçada savunulan düşünce ile doğrudan ilgi kurulabilecek atasözü aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Söz var, iş bitirir; söz var baş yitirir.
B) Söz dediğin yaş deridir; nereye çekersen oraya gider.
C) Sözü söyle alana, kulağında kalana.
D) Bülbülün çektiği dili belasıdır.
E) Sözünü bil pişir, ağzını der devşir. 1984-ÖYS
CEVAP E: parçada savunulan düşünce ile doğrudan ilgi kurulabilecek atasözü ‘’sözünü bil pişir, ağzını der devşir’’dir.
1.16. Özdeyiş (Vecize): Söyleyeni belli özlü sözlere “özdeyiş” denir.
Örnek: “Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir” Mustafa Kemal Atatürk
1.17. Eş Anlamlı (Anlamdaş) Sözcükler: Yazılışları farklı, anlamları aynı olan
sözcüklere “eşanlamlı sözcükler” denir.
Örnek: Soru sual, muallim-öğretmen, okul-mektep, şart-koşul …
Çıkmış Soru: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "çıkmak" sözcüğü, "Bu tencerenin bakırı çıkmış,
kalaylanması gerek." cümlesindeki ile eş anlamda kullanılmıştır?
A) Havalar ısındı, ekinler çıkmaya başlamış bile.
B) Yüzünde önce küçük bir sivilce çıktı, sonra da çıbana dönüştü.
C) En küçük çocuk akıllı çıktı da baba malını toparladı.
D) Bugünlerde çok zayıfladı, adeta kemikleri çıktı.
E) Sahneye önce rejisör çıktı, onu, yapıtın yazarı izledi. 1982-ÖYS
CEVAP D: Bu tencerenin bakırı çıkmış, kalaylanması gerek." cümlesinde yer alan çıkmış sözcüğü bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek anlamında kullanılmıştır. Buna benzer bir kullanım ‘’Bugünlerde çok zayıfladı, adeta kemikleri çıktı’’ cümlesinde de yer almıştır.
Çıkmış Soru: Onun resimlerinde, kompozisyonlar son derece ölçülüdür; renkler tam bir barış
halindedir.
Bu cümledeki "barış" sözcüğü hangi anlamda kullanılmıştır? 1983-ÖYS
A) düzen B) benzerlik C) tekdüzelik D) uyum E) yakınlık
CEVAP D: Onun resimlerinde, kompozisyonlar son derece ölçülüdür; renkler tam bir barış
halindedir. Cümlesindeki "barış" sözcüğü uyum anlamında kullanılmıştır.