Edebi Eserler - Edebiyat Uygarlık İlişkisi * - TYT AYT 2023 (YKS 2023) Uzaktan Eğitim

Sınavlara CANLIDERSHANE.NET Uzaktan Eğitim ile hazırlanın kazanın

EDEBİYAT NEDİR? 

èOlay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesidir. èEdebiyat, kişinin duygu ve düşüncelerini, kendine özgü bir dil kullanarak, estetik kurallar çerçeve sinde, yazılı veya sözlü olarak dile getirmesidir.

èOlay, düşünce, duygu ve hayalleri dil aracılığı ile estetik bir şekilde ifade etme sanatıdır.

 

EDEBİ ESER NEDİR?

èYaşanan, görülen, duyulan, bir olayın ya da bir duygu veya düşüncenin "estetik" ölçüler içinde anlatıldığı eserlere, edebi eser denir.

èDuygu, düşünce ve hayallerimizin sözle veya yazıyla etkili bir biçimde dile getirildiği eserlerdir.

 

EDEBİYATIN BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ

EDEBİYAT – UYGARLIK İLİŞKİSİ

èToplumların maddi ve manevi varlıklarının; fikir, sanat çalışmalarıyla ilgili niteliklerinin tümüne uygarlık (medeniyet) denir.

èGeniş bir toplumun bütün bölümlerinde ortak olan dinsel, ahlaksal, estetik, teknik ve bilimsel nitelikteki toplumsal olayların bir bütününe uygarlık (medeniyet) denir.

èUygarlık Tarihi ise bütün ulusların meydana getirdikleri uygarlık eserlerini, felsefe, din, ekonomi, edebiyat, siyaset gibi kültür gibi medeniyet ürünlerini inceler.

 

EDEBİYAT – KÜLTÜR İLİŞKİSİ

èTarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümüne kültür denir.

èEdebiyatın temel taşı olduğu gibi kültürün de taşıyıcısıdır. Bir milletin yarattığı edebiyat, o milletin kültür birikiminin bir yansımasıdır.

 

EDEBİYAT VE FELSEFE İLİŞKİSİ

 èFelsefe varlık ve bilgi konularında sorular sorup çıkarımların yapıldığı bir bilim dalıdır. Edebiyat, felsefe biliminden hem öğretici metin türlerinin hem de edebi metin türlerinin oluşturulmasında yararlanır.

èBir edebi eserde kahramanın bulunduğu durumu betimlemesi, olaylar hakkında yorumda bulunup kişilere ve hayatına bu doğrultuda yön vermesi felsefe biliminden yararlanıldığını gösterir.  

 

EDEBİYAT VE SOSYOLOJİ İLİŞKİSİ

èİnsanların toplum olarak yaşayışının ve insanın diğer insan ve doğa ile olan münasebetinin incelendiği sosyoloji bilimi ile edebiyat arasındaki ilişki çok yoğundur.

èİnsanı anlatan edebiyat; insanları birlikte tutan değerler, örf, adet ve gelenekler, toplumsal yaşamın kuralları gibi insan ilişkileri hususunda sosyoloji biliminin verilerinden yararlanır.

 

EDEBİYAT VE PSİKOLOJİ İLİŞKİSİ

è İnsanın yalnızlaşması, içine kapanması, kalabalıkların birbirinden uzaklaşması, ruhsal bunalımlar, kıskançlık, hırs, aşk, bunalım gibi duygu durumlarının anlatıldığı bir edebi eserde yazar ya da şair psikoloji biliminden yararlanır.

è Edebiyat; tıp, astronomi, fizik, coğrafya vb. gibi bilim dalları ile dolaylı yollarla ilişkilidir.

 

EDEBİYAT – TARİH İLİŞKİSİ

è Tarih geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini yer ve zaman bildirerek sebep-sonuç ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır. Edebiyat tarihi ise bir ulusun yüzyıllarca meydana getirdiği edebi eserleri inceleyerek geçirdiği dönemleri sosyal çevresiyle beraber, kronolojik bir sıra içinde inceleyen bilim dalıdır.

èEdebiyat tarihi Edebi türlerin gelişimini, edebi dönemleri, dönemin sosyal hayatını, siyasi olaylarını, sanatçıların hayatlarını, sanatçıların eserlerini inceleyen bir bilim dalıdır.

èDünyada edebiyat tarihi alanındaki ilk çalışma İtalyan tarihçi Vico tarafından yapılmıştır.

è Bizde ilk edebiyat tarihi denemesini Ziya Paşa 1874'te "Mukaddime-i Harabat" ile yapmıştır.

èEdebiyat tarihi alanındaki ilk eserimiz ise Abdulhalim Memduh'un yazdığı "Tarih-i Edebiyat-ı Osmaniye"dir.

èİlk bilimsel edebiyat tarihi çalışmalarını Fuat Köprülü yapmıştır.

 

TÜRK EDEBİYATI DEVİRLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER

DİL ANLAYIŞI En eski dilimiz Orta Asya'ya özgü nitelikteydi; İslam'ın kabulüyle dil anlayışımız da değişmiş, dilimizdeki Arapça ve Farsça kelimeler artmıştır. Batının etkisi ve inkılaplarla dilimiz, günümüzdeki haline ulaşmıştır.

DİL COĞRAFYASI Türklerin farklı coğrafyalarda farklı devletler kurmaları, dilde de farklılaşmalara yol açmıştır. Lehçe Bir dilin, tarihî gelişim sürecinde, bilinen dönemlerden önce o dilden ayrılmış ve farklı biçimde gelişmiş kollarına lehçe denir. Türkçenin lehçeleri Yakutça ve Çuvaşça'dır. Şive Bir dilden ayrılmış ve zaman içinde ayrı dil olarak kullanılmaya başlanmış ama birbirinden çok uzaklaşmamış kollarına şive denir. Türkmence, Kırgızca, Azerice vb. Türkçenin şiveleridir. Ağız Bir ülke içinde aynı dilin farklı konuşma şekillerine ağız denir. Türkiye Türkçesinin konuşulduğu Anadolu'da "Karadeniz Ağzı, Konya ağzı, Sivas ağzı, Denizli ağzı" gibi ağızlar vardır.

KÜLTÜREL FARKLILAŞMA Kültür, bir milletin dil, din, duygu, düşünce ve yaşayış tarzındaki bütünlüktür. Bunlarda başlayan değişme, kültürel farklılaşmayı ortaya çıkarır. Türkler, İslamiyet öncesinde atlı-göçebe hayatı sürüyordu. İslamiyet'i kabul eden Türkler, bu dini inancın kabullerine ters düşmeyen bazı geleneklerini de sürdürmüşlerdir. İslamiyet'in kabulünden Tanzimat dönemine kadar içerik ön plana çıkmıştır. Tanzimat döneminden sonra siyasi, askeri, ekonomik ve diğer alanlardaki değişiklikler doğrudan Batı medeniyeti esas alınarak düzenlenmiştir.

DİNİ HAYAT Dinler getirdikleri değer yargıları ile insanların ve toplumların düşünce yapılarını, davranışlarını, hayat tarzlarını etkiler ve değiştirir. Türkler İslamiyet'ten önce Şamanizm, Maniheizm, Budizm gibi dinlere inanmış ve yaşam şeklini bunlara göre belirlemiş ve değiştirmiştir. Edebiyatımızdaki asıl köklü değişiklik, 10. yüzyıldan itibaren İslamiyet'in kabul edilmesiyle kendini göstermiştir. Şüphesiz bu değişiklikler edebi eserler üzerinde etkisini göstermiştir.     

SANAT ANLAYIŞI Divan edebiyatında sanat anlayışı, süslü ve sanatlı bir yapıya sahipti. ''Sanat sanat içindir." anlayışı benimsenmişti. Halk edebiyatında ise yalın bir söyleyiş tercih ediliyordu. Tanzimat' ın ilk döneminde "Sanat, toplum içindir." anlayışı öne çıkmıştır. İkinci dönemde bu anlayış terk edilmiştir. Cumhuriyet Döneminde "Memleketçi, Anadolucu" gibi anlayışlar gelişmiştir.