Siyaset Felsefesi 2 * - TYT AYT 2023 (YKS 2023) Uzaktan Eğitim

Sınavlara CANLIDERSHANE.NET Uzaktan Eğitim ile hazırlanın kazanın

İDEAL DEVLET DÜZENİ ARAYIŞLARI:
Toplumda gelişi güzel davranışları önlemek, toplumun amaçlarını ve işlevlerini belirlemek için rasyonel kurallar koyarak ideal bir düzeni oluşturma çabaları, İlk Çağ’dan beri insanoğlunun en önemli etkinliklerinden biri olmuştur. Bu etkinlikte iki yaklaşım ortaya çıkmıştır.
1-İdeal Bir Düzenin Olabileceğini Reddedenler
2-İdeal Bir Düzenin Olabileceğini Kabul Edenler

İdeal Düzenin Olabileceğini Reddedenler.

  • Sofistler: İdeal düzenin olamayacağını iddia eden ilk filozoflar, Sofist Protagoras ve Gorgias'tır. Protagoras'a göre "İnsan her şeyin ölçüsüdür. Her şey insana göre değişir." Her şeyin sana göre olunca herkesin isteyebileceği ideal bir düzeninde olması mümkün değildir. Gorgias'a göre ise "Varlık yoktur. Varlık olsa bile onu bilmek mümkün değildir. Bilmek mümkün olsa onu başkasına bildirme imkânı yoktur." Varlık olmadığına, olsa da onu bilmek imkânsız olduğuna göre ideal bir düzenin varlığı da söz konusu olamaz.
  • Anarşizm: İdeal düzenin varlığını kabullenmeyen başka bir görüş de anarşizmdir. Anarşizm, tüm baskıcı kurumların, özellikle devletin ortadan kaldırılması gerektiğini savunur. Bu durumda ideal bir devlet düzeninden de söz edilemez. Örneğin, Rus yazar Bakunin (1814-1876), devletin insanlığın ilkel dönemine ait bir kurum olduğunu ve artık ona gereksinim kalmadığını savunmuştur.
  • Nihilizm: Nihilizm, ideal bir düzeni kesinlikle reddeder. Nihilistlere göre otorite ya da devlet doğaya aykırıdır. Toplumsal kötülüklerin temeli, insanların özgür olmamalarından kaynaklanır. Bu nedenle insan özgürlüğünü sınırlayan değer, kurum ve her türlü düzen yıkılmalıdır. Bu durumda nihilizmin anarşizmle birleştiği söylenebilir.

? ÖRNEK SORU: (ÖSYS):
Anarşizm insan doğasının devlet ve toplumsal kurumlar tarafından bozulduğunu, insanların devlet düzeni olmadan da adil ve uyumlu bir biçimde yaşayabileceğini ileri sürer. Sofistler, insanın her yerde ve her zaman bağlanabileceği yasaların doğa tarafından konulmuş olduğunu, insan eliyle kurulmuş düzenlerin güçlüye ve egemen olana yaradığını, doğal durumda var olan güç dengesini bozduğunu savunmuşlardır. 

Buna göre, aşağıdakilerden hangisi anarşizm ve sofizmin ortak özelliğidir?

A) İnsan doğası ile uyum içinde olan bir devlet biçimi önermeleri.

B) Toplumsal kural ve düzenlerin insanın özüne aykırı olduğu görüşünü benimsemeleri.

C) Devletin görevinin bireylere hizmet etmek olduğunu öne sürmeleri.

D) İnsanlar için her yerde ve her zaman geçerli olan temel toplumsal kuralları araştırmaları.

E) İnsan uygarlığının her türlü ürününü değersiz bularak reddetmeleri.

Çözüm: Anarşizm için de Sofistler içinde yapay olan yani insanın doğasına aykırı olan, insanı bozar. Devlet, insan eliyle oluşturulmuş yapay bir kurumdur ve onun koyduğu kurallar insanın özüne aykırıdır. Yanıt: B
İdeal Düzenin Olabileceğini Kabul Edenler:
Bazı düşünürler, devleti bir sınıf yapısı olarak görürler. Onlara göre devlet, bir sınıfın diğer sınıfları egemenliği altında bulundurduğu bir örgütlenmedir. Başka bir görüşe göreyse devlet, tüm toplumu kapsayan ve birleştiren bir kurumdur. Kimisi, devleti en üstün değer ve başlı başına bir amaç olarak görülür.

İdeal Düzeni Belirleyen Ölçütler: İdeal bir devlet düzeni olabileceğini savunan düşünürler, genellikle özgürlük, eşitlik ve adalet ölçütlerini temel almışlardır.

  • Özgürlüğü temel alan yaklaşım:

Bu yaklaşıma göre ideal düzenin var olması için toplumda birey özgür lüklerinin tam olarak yerine getirilmesi gerekir. Bireyler, bu haklarını tam olarak elde ettiklerin de doğanın kendi yapısın da var olan ideal düzen, toplumun yapısında da kendiliğinden var olacaktır. Liberalizm olarak da bilinen bu yaklaşım, insanların her alanda, özellikle ekonomi alanında özgür olmaları gerektiğini savunan görüştür. Adam Smith, J.Locke, St Mill tarafından savunulmuştur. Ekonomide teşebbüs özgürlüğü gerçekleşirse ideal devlet düzeni de gerçekleşmiş olur.

  • Eşitliği temel alan yaklaşım:

 Bu yaklaşım, ideal düzeni oluşturmada, özgürlüğü temel alan düşüncelere bir tepki olarak doğmuştur. Bu görüşü savunanlar, eşitliği ideal düzenin temeline koymuşlardır. Onlara göre bireyin en önemli hakkı, başkalarıyla eşit olarak yaşama hakkıdır. Toplumda bunun gerçekleştirilmesi, bütün üretim araçlarının kişilere ya da bir gruba ait olmaktan çıkarılıp topluma ait olmasıyla mümkündür. Toplumda eşitlik ilkesinin uygulanması gerçekleşirse ideal düzen de gerçekleşmiş olur. Sosyalizm adını alan bu görüşün en ünlü temsilcileri Karl Marx, S.Simon, Proudhon'dur.

  • Adaleti temel alan yaklaşım (sosyal hukukçular):

 Bu yaklaşımda eşitlik ve özgürlük kavramları birleşir. Adalet, herkese hak ettiğini vermektir. Bu görüşe göre ne özgürlük ne de eşitlik, toplumda ideal düzenin kurulmasına yetmeyecektir. Adalet hem özgürlüğü hem de eşitliği içine alan bir kavramdır. Adalet kavramı ilk defa Platon'un Devlet adlı ünlü eserinde yer almıştır. Platon'dan sonra Aristoteles de adaletin devlet varlığı için önemli olduğunu vurgulamıştır.

ÜTOPYALAR
Ütopya, bazı düşünürlerin, sadece bir tasarımı olan ve gerçekleşmesi genellikle olanaksız görülen hayali bir toplum biçimini ifade eden görüşleridir. Siyaset felsefesin de olumlu (istenilen) ve olumsuz (korku) ütopyaları olarak ikiye ayrılır.

1-İstenilen Ütopyalar: İstenilen toplumların özelliklerini veren ütopyalar, koşullar gerçekleştiği takdirde insanlara daha adil, daha iyi ve daha mutlu bir toplumsal hayat sağlanabileceği düşüncesini temel alan ütopyalardır.

Platon: Devlet; Farabi: El Medinet'ül Fazıla; Thomas More: Ütopya; Campenella: Güneş Ülkesi; F.Bacon: Yeni Atlantik
Farabi’nin “Erdemli Şehir (El Medinetü’l Fazıla)” Ütopyası:
Kitapta bir devlet başkanının erdemlerini sayan Farabi’ye göre, başkanlık edecek kişide şu erdemler bulunmalıdır: Organları tam anlayışlı, belleği güçlü, öğrenmeye hevesli, akıllı ve ince görüşlü olmalıdır; güzel konuşmalıdır, yiyeceğe-içeceğe ve eğlenceye tutkun olmamalıdır; doğruluğu sevmeli, yalancılıktan kaçınmalıdır.

Francis Bacon’ın Yeni Atlantis (Nova Atlantis) Ütopyası:

Güney Yarım Küre’de Büyük Okyanus’un ortalarında yer alan Ben Salem isimli bir adada kurulmuş olan bu devlet dış dünyadan kopuk bir yaşam sürdürmekte, sadece 12 yılda bir dış ülkelere bir gemi göndererek oralardaki bilimsel gelişmeleri ve yenilikleri izlemektedir.

 

2-İstenmeyen /Olumsuz Ütopyalar (Distopyalar): Korku ütopyaları adını da alan olumsuz ütopyalar, var olan düzenin böyle devam etmesi hâlinde insan lığın nelerle karşılaşacağını tasarlayan ütopyalardır. İnsanlığın geleceğini karamsar bir bakış açısıyla tasarlandığı ütopyalardır.

Aldous Huxley: Yeni Dünya; George Orwel: 1984

Cesur Yeni Dünya – Aldous Huxley:
Bilim ve teknoloji yönünden çok gelişmiş bir toplum anlatılır.
Toplumun ihtiyacına göre insanlar, önceden saptanan nitelik ve ölçülere göre fabrikalarda üretilir ve özel merkezlerde büyütülürler. Genetik yöntemlerle aynı işte çalışacak çok sayıda özdeş insan üretilebilmektedir. Tüp bebeklerin kalıtımları, çalıştırılacakları işlere göre önceden belirlenmiştir
George Orwell’in “1984 ” Ütopyası:

Eserde tasarlanan devlet anlayışında insan benliğini yok edecek ölçüde zora ve kaba güce dayalı baskıcı bir yönetim egemendir.
“1984”te anlatılan bu düzende devrimle iktidara gelmiş parti denilen bir örgüt yönetimdedir. Bu parti, iktidarını sürdürebilmek için insanları ezici bir baskı altında tutmakta ve düzene aykırı davrananlara işkence etmektedir.

? ÖRNEK SORU (ÖSYS):
Thomas More, Ütopya adlı eserinde para ve bireysel mülkiyetin yer almadığı, mutlak eşitliğe bağlı, Campenella, Güneş Ülkesi adlı eserinde bilim ve felsefenin egemen olduğu, her türlü eylemde bütünün iyiliğinin ölçü alındığı, F.Bacon, Yeni Atlantis adlı eserinde bilim ve onun verilerinin tek dayanak olduğu birer toplumsal düzen tasarlamışlardır. 

Bu üç düşünürün toplumsal düzen anlayışları için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Hoşgörü ve erdemin önemini savunmuşlardır.

B) Ulusal birliği temel alan görüşlerdir.

C) Gerçekleştirilmesi bugün için olanaksız, düşsel yaklaşımlardır.

D) Toplumsal değişmede liderliğe önem vermektedirler.

E) Hukukun üstünlüğü düşüncesinin doğmasını sağlamışlardır.

Çözüm: Yukarıdaki düşünürler fikirleriyle bugün için gerçekleşmesi mümkün olmayan toplumsal düzen tasarlamışlardır. Yanıt: C
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Hobbes’e göre, insan bencildir ve onun bütün eylemleri bu bencil doğasının arzularını tatmin etmeye yöneliktir. Bu durum, çıkar çatışması yüzünden insanların birbiriyle sürekli savaş halinde olmasına yol açar. İnsanları bir arada tutabilmek için devlet tek bir gücün egemenliğine dayanmalıdır.
• Locke insanların, doğaları gereği iyi olduğunu; bunun sonucu olarak ilişkilerinin iyi niyet, yardımlaşma ve iş birliğine dayandığını ileri sürer. İnsanlar arasındaki iyi ilişkilerin sürdürülebilmesi, tek bir gücün değil, çoğunluğun egemen olduğu bir devlet düzeniyle mümkündür.
Bu bilgilere göre, Hobbes ve Locke’un devlet anlayışlarındaki fark, aşağıdakilerden hangisinin farklı oluşundan kaynaklanmaktadır?
A) İnsanlığın geleceğiyle ilgili beklentilerinin
B) İnsanın psikolojik yapısı ve özelliklerine ilişkin görüşlerinin
C) Yaşadıkları çağa egemen olan siyasi görüşlerin
D) Toplumsal düzenlemelerin gerekli olup olmadığı konusundaki inançlarının
E) Çevrelerindeki insanlarla karşılıklı ilişkilerinin
(1999-ÖSS)
Çözüm :B
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
 İnsanların düşünce ve görüşlerini serbestçe ifade etmesi, doğruların ve gerçeklerin ortaya çıkmasına ve kavranmasına katkıda bulunur. Bir düşünürün dediği gibi, düşüncelerin savunulmasından gerçekler doğar.

Aşağıdaki yargılardan hangisi bu görüşü destekler?

A) Devletin ekonomik alana müdahalesinin azaldığı, bireylerin özgürce ekonomik girişimde bulunduğu dönemlerde toplumsal refah yükselmiştir.
B) Bilim ve felsefedeki başlıca ilerlemeler, düşünce ve inanç özgürlüğünün olduğu dönemlerde ve ülkelerde gerçekleşmiştir.
C) Bireyin yeteneklerini özgürce geliştirdiği eğitim ve ortamlarında, dünyada iz bırakan sanatçılar yetişmiştir.
D) Bireylerin yurttaş olarak haklarının korunduğu toplumlarda oluşan güven ortamı, insanların daha üretken olmasını sağlamıştır.
E) Çeşitli düşünce ve görüşlerin bir arada yaşaması, ilk önce, değişik kültürlerle iletişim olanağı bulan toplumlarda görülmüştür.
(2000-ÖSS
ÇÖZÜM :C
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Brian Redhead'a göre, siyasal düşünce tarihi, belli bir soruyu yanıtlama çabalarının tarihidir. Soru aynen durmakta yalnızca yanıtlar değişmektedir. Verilen yanıtların başlıcaları şunlardır:
- Çünkü, varlığım devletin varlığına bağlıdır.
- Çünkü, devlet Tanrı'nın iradesidir.
- Çünkü, devlet ve ben bir anlaşma yaptık.
- Çünkü, devlet ahlaki düşüncenin gerçekleşmesidir.
Buna göre, siyasal düşünce tarihi aşağıdakilerden hangisinin sorgulanmasına dayanır?
A) Bürokrasinin gereğinin
B) Devlet-ekonomi ilişkisinin
C) Devlete itaat nedeninin
D) İdeal düzenin olabilirliğinin
E) Bireyin devlet için vazgeçilmezliğinin
(2003-ÖSS)
Çözüm :C
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Hukuk kurumunun var olmasının benim yararıma olduğunu biliyorum. Ayrıca bu kurumun, insanların genel olarak ona saygı duyması sayesinde var olabildiğini de görüyorum. Bu durumda, benim bu kuruma saygı gösterip göstermememin pek de önemli olmadığı düşünülebilir. Ancak, öz çıkar gerektiğinde, herkes benim gibi düşünür ve bu kuruma saygı duyarak onu zedelerse, yararımıza olan bu kurum yıkılır. Ben bu zedelenmeyi, dolayısıyla kurumun yıkılmasını istemem.
Bu parçaya göre, hukuk kurumunun varlığını sürdürmesi aşağıdakilerden hangisine bağlıdır?
A) Toplumsal denetim mekanizmalarının varlığına
B) Evrensel hukuk kurallarının geçerliliğine
C) İnsanların bu kurumun gereğine inanıp onu korumalarına
D) Öz çıkarların bu kurumun isteklerinden farklı olmasına
E) Devletin güvence vermesine
(2003-ÖSS
Çözüm :C
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Toplumun saygın ve demokratik olarak gördüğü kurumlardaki bozulmalar, kamuoyunu böyle görülmeyen kurumlardaki bozulmalardan daha çok rahatsız eder.
Bu durumun temelinde yatan düşünce aşağıdakilerden hangisidir?
A) Kötü olmazsa iyinin değeri bilinmez.
B) Saygınlık göreceli bir kavramdır.
C) En iyinin bozulması en kötüdür.
D) İyi, zamanla değişen bir kavramdır.
E) Kurumlar toplumun güvencesiydi.
(2004-ÖSS)
Çözüm :C
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Platon, Sparta ile yapılan Pelopones Savaşları sırasında Atina kültürünün yıkılmasını gözlemler ve bunun etkisiyle, ütopya için bir taslak olabilecek “Devlet” adlı eserini hazırlar. Benzer şekilde, Roma’nın Vizigotlar tarafından yerle bir edilmesine tanık olan Aziz Augustinus, bu dünya yerine öteki dünyada bir ütopyadan söz eden “Tanrı Devleti”ni yazar. Thomas Hobbes, İngiltere’deki iç savaş sırasında sürgündeyken “Leviathan”ı yazarak barış ve refah içinde yaşayan bir devlet yaratmaya çalışır.
Bu parça ütopyalarla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisini destekler?
A) Mükemmel bir toplum oluşturulabilir.
B) Her insanda mutlu olma isteği vardır.
C) Yurttaşların erdemli olabilecekleri toplumsal bir düzen vardır.
D) Gereksinimler farklı olduğundan ütopyalar da farklıdır.
E) İnsan bencil bir varlık olduğundan toplumsal düzen sağlanmalıdır.
(2010-YGS)
Çözüm :D
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Toplumsal varlık olarak bir arada yaşamak zorunda olan insanlar arasında, çeşitli istek ve amaçların bir noktada çatışacak şekilde toplanması nedeniyle bir çekişme durumu ortaya çıkar. Eğer ortada uyuşmazlıkları önleyecek bir erk olmazsa çatışmalar insanlığın yok olmasına yol açar. Böyle durumlarda kural koyucuya sahip olma ve ona boyun eğme gereği duyulur. Bu ihtiyacı giderecek kurum da devlettir. Üstün bir otoriteye sahip olan devlet ve onun koyduğu kurallar, bireyi diğer insanların saldırı ve eziyetlerinden korur.
İbn-i Haldun’un görüşlerini yansıtan bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?
A) Devlet toplumsal iradenin ürünüdür.
B) Devletin varlığı doğal ve zorunludur.
C) Devlet, bireylerin ve kurumların karşılıklı güveniyle varlığını sürdürür.
D) Devlet, mutlak bir güç değil toplumun amaçlarını gerçekleştirmek için bir araçtır.
E) Devlet, toplumu baskı altında tutabilmek için sınırsız yetkiyle donatılmalıdır(2011 YGS)
Çözüm :B