MÖ. 6.yy - MS. 2. yy Felsefesi 2 * - TYT AYT 2023 (YKS 2023) Uzaktan Eğitim

Sınavlara CANLIDERSHANE.NET Uzaktan Eğitim ile hazırlanın kazanın

KÜNYE

Ortalama: 0 Yıldız

Bu İçeriğin Videolarını İzle

.   İNSAN ÜZERİNE FELSEFE DÖNEMİ (SOFİSTLER)

Antik Yunanistan’daki felsefe MÖ 5. yy. dan itibaren, doğa üzerine değil de insan üzerine gelişmeye başlamıştır. Bunun iki nedeni vardır:
1. Pers savaşlarını kazanmanın getirdiği maddi ve siyasi üstünlük
2. Özellikle siyasi üstünlüğün demokrasi kavramını geliştirmesiyle buna uygun insanların yetişmesi. Demokratlaşan yani kentlerin yönetiminin seçimle belirlenmeye başlandığı Ege’de seçilmek için insanları ikna etmek, güzel konuşmak ama hepsinden önemlisi bilgi gerekiyordu. İşte Sofistler denilen gezgin felsefeciler, şehir şehir dolaşarak parayla ders veriyorlardı. Yani seçimlerde İNSANLARI tanımaya, ikna etmeye yarayacak türden pratik bilgiler.

Sofistin değişen anlamları:
1.           Önce ve aslında bilen, bilgili kişi anlamında.
2.           Sonra; siyasette yararlı olmayı öğreten kişi anlamında.
3.           Daha sonra; konuşma, hitabet dersi veren anlamında.
4.           Günümüze kadar gelmiş olumsuz anlamı ise parayla ders vermenin felsefenin onuruna aykırı olması anlamında.
İşi oyuna ve safsataya dökenleri olduğu gibi içlerinden ciddiye alınabilecek düşünürler de çıkmıştır.
Ana uğraşları; yeni yaşam düzeni (demokrasi, seçimler) için becerikli yurttaşlar yetiştirmek.
Bunun için de daha önceki doğa filozofları gibi ana madde sorunuyla ilgilenmezler. Üzerinde herkesin uzlaşabileceği ortak bir bilgi olmadığını savunurlar.
Ve bu tür bilgilere şüpheyle bakarlar (septisizm)
Bilgi anlayışları; bilginin doğruluğu kişiye göre değişir(görecelik).

               PROTAGORAS
Doğa felsefesindeki ana madde sorunuyla uğraşmak boşunadır.
Çünkü değişmeyen mutlak varlık yoktur; her şey her an değişir. Bundan dolayı üzerinde herkesin uzlaşacağı bir ana madde aramak da gereksiz ve yanlıştır.
Her şey değiştiği için hiçbir konuda kesinlikten bahsedilemez.
Bilgi akılla değil duyularımızla sağlanır. Yani biz nasıl algılıyorsak doğrudur (görecelik).

               GORGİAS
Ne ana madde ne de başka şey; hiçbir şey hakkında kesin bilgi edinemeyiz. Bilgi kişiye göre değişir yani görecelidir (relativ).
Bilgi teorik meraklar için değil, pratik yaşam içindir.  Öyleyse önemli olan kesinlik değil FAYDALI olmaktır

               SOFİSTLER yalnızca doğruluk ve bilginin değil iyilik, namus, adalet gibi ahlaki değerlerin de insandan insana ve toplumdan topluma değiştiğini söylerler.
Felsefenin merkezini doğadan insana yöneltmişlerdir.
Her şeyin akıl süzgecinden geçirilmesini ve şüphe edilmesini söylemeleriyle 18. yy. Aydınlanma Felsefesi’ne ışık tutmuşlardır. 
C. KLASİK FELSEFE(SİSTEMATİK DÖNEM)

S O K R A T E S         (469-399 Atina)
Sofistlerle benzerliği: Gelenek ve otoriteye körü körüne bağlanmak yerine bunları sorgulamıştır.
.              Doğa felsefesiyle hiç uğraşmamıştır.
Yalnızca yaşamın pratik (ahlak, doğru yaşam vb.) sorunlarıyla ilgilenmiştir.

Sofistlerden farkları,  Görecelik yerine Kesinlik: İnsandan insana ve algılamamıza göre değişen yani göreceli bilgiler yerine herkes için geçerli olacak bilgiler bulmaya çalışır.
Bunlar akla dayanan kesin bilgilerdir.
Öğretmek yerine aratmak: Doğruyu öğretmektense çevresindeki insanlarla birlikte aramaya çalışır.

KESİNLİĞİ DOĞURTMAK
Genel geçer ve kesin olan bu bilgiler aklımızda doğuştan vardır (rasyonalizm). Ama bunlar öğretimle hemen öğrenilmez, üzerinde uğraşılarak yani akıl yürüterek anlaşılabilir. Maiotika yani DOĞURTMA denen bu yöntemde Sokrates, karşısındakinin bir konudaki doğruyu bulması için sorular sorar. Böylece doğruyu ona vermektense kendisinin bulmasını sağlar
Not: Felsefesini yaşamasından dolayı bilge veya filozof olmanın canlı örneği olarak görülmüştür. Düşüncelerinden taviz vermediği ve halkı doğruluğa sevk etmesi yöneticilerin işine gelmediği için ölüm cezasına çarptırılmıştır.
Sokrates, doğru ve ahlaklı yaşayışın nasıl olması gerektiğini dert etmiş ve halkın içinde çarşıda-pazarda gezerek onlara çeşitli sorular yöneltmiştir. Bu sorular sayesinde yaşam, devlet, özgürlük ve ahlakla ilgili doğrulara merak, şüphe, inkâr, eleştirme duygularıyla yaklaşılmasını sağlamıştır. Buradaki amacı kişinin doğruyu başkasından almaktansa kendisinin bulmasıdır.
-             PLATON
İlk dönemi; hocası Sokrates’in etkisindedir. Yalnızca erdem ve bilgiyle uğraşır.
Sonra; kendi felsefesini geliştirir.
İDEALAR DÜNYASI;
Akılla yani aklımızın anımsamasıyla kavranır. 
Nesneler dünyasındaki bir maddenin örneğin bardağın bardak olmasını sağlayan özellikler buradadır. Birisi bardak yaptığında, yeni bir buluş geliştirdiği veya icat yaptığı zaman aslında İdealar Dünyası’ndaki bu bardak ideasını anımsamıştır.
Peki bu anımsama nasıl olur? >>>> Nesneler dünyasındaki eğitim sayesinde

NESNELER DÜNYASI;
İdealar dünyasındaki İdeaların kopyalarıdır.
İdea’yı burada bir nesnenin o özellik ve biçimde olmasını sağlayan özellikler diye anlayabiliriz.
NESNELER DÜNYASINDAKİ İŞLEYİŞ:
İnsan bedene girmeden önce İdealar dünyasında ruh olarak vardı.
Ve burada yani İdealar dünyasında yeryüzündeki tüm nesnelerin ilk örneklerini tanımıştı.
Ancak ruh bedene girdiğinde (yani İdealar dünyasından nesneler dünyasındaki bir bedene düştüğünde) bunları unutur.
Aslında insan öğrendiği her şeyi aslında önceden biliyordu.
Anımsaması için bunları eğitimle öğrenmesi gerekir

Aklın işlevi; bilgiyi üretmek değil taşımaktır
Eğitimin işlevi ise; taşınan bu bilgiyi anımsatmaktır.        
ARİSTOTELES(MÖ 384-322) 
Platon’un öğrencisi, Büyük İskender’in de hocası. 
Derslerini gezinerek verdi.           Tüm bilim ve sanat dallarıyla ilgilendi.
Sofistlere karşı sağlam bilgi ortaya koymak için yazdığı ‘Mantık’(Organon) kitabını tüm bilimlerin başlangıcı saymıştır.
Sofistler, duygulara seslenip güzel konuşma ile ikna ederken Aristo; aklı kullanıp kanıtlama ile ikna yoluna gitmiştir.
Araştırmanın, kanıtlamanın, düşünmenin işleyişini incelediği bir metot bulmaya çalışmıştır. (Mantık)
Aristo’ya göre duygu ve düşünceler, varlığı yansıtır. Ama varlığın iç yapısı, derinlerdeki nedenleri ve ilişkileri ancak felsefe ile anlaşılır.
Beden, madde; ruh ise formdur. Yani, maddi olmayan ruh, maddi olan bedeni biçimlendirir. İnsan ruhları; ölümlüdür.
Erdem; insanın kendini tanıyarak davranmasıdır. Örneğin, köpekten korkan insan, köpek olan bir mekândan geçmek istemiyorsa bu korkaklık değil, erdemdir.
3. HELENİSTİK-ROMA FELSEFESİ
Büyük İskender'in seferleri ile Helen(Antik Yunan)  Felsefesi Anadolu’da Antakya, Tarsus, Bergama ve Rodos, Roma, İran ve Hindistan’a kadar taşınmıştır.  Fakat Helen Felsefesi, karşılaştığı kültürlerle etkileşime girip yeni bir kültürün doğmasına neden olmuştur: HELENİZM veya HELENİSTİK FELSEFE
Helenizm= Yunan Kültürü+Doğu Kültürü  >>>>>  Akdeniz Çevresine yayılıyor
Bilimsel çalışmaları: Matematik, doğa bilimleri, tarih
Felsefeleri; hayatı kolaylaştıran, pratikte işe yarayan felsefe
Teorik kaygı yerine pratik fayda, doğruyu aramak yerine mutluluğu-işe yarayanı aramak daha baskın olmuştur.
Helen(Antik Yunan) Felsefesi mitolojiden-dinden koparken Helenistik Felsefe tam tersini yapmıştır

Devlet ve toplum felsefesi: görüşleri:

  1. Sosyal bir varlık olan insan, ahlaki olgunluğa ancak devlet ve toplum içinde ulaşır. Bu, devletin amacıdır.
  2. Bir kişilik yönetimde krallık doğru tiranlık yanlıştır.
  3. Bilgiyi temel alan aristokrasi doğru, serveti-soyu temel alan oligarşi yanlıştır.

Aristo ile Platon’un Benzerliği:
> Devletin iyiliği ahlaki görevlerini yapmasına bağlıdır.

 

Aristo ile Platon’un farkı:

  • Aristo’da sınıflı toplum yoktur. Platon’da vardır.
  • Aristo’da devletin başına filozof kral gerekmez, Platon’da ise gerekir.            
  • Aristo idealardan değil biçim kazanmış tek tek maddelerden bahseder.