Din Felsefesi * - TYT AYT 2023 (YKS 2023) Uzaktan Eğitim

Sınavlara CANLIDERSHANE.NET Uzaktan Eğitim ile hazırlanın kazanın

DİN FELSEFESİNİN KONUSU VE SORULARI:

Din felsefesi; değişik dinlerin farklılıklarını, ortaya çıkışlarındaki temel faktörleri incelemeyi ve kapsamlı bir şekilde tartışmayı amaçlar. Bir başka ifadeyle din felsefesi, dinin felsefe açısından ele alınması ve bir düşünme, bir tartışma ve bir değerlendirme konusu yapılmasıdır.
Teoloji (Tanrı bilim, ilahiyat):
Belli bir dini bu dine ait olan konu ve problemleri ele alır. Bu nedenle Yahudi, Hristiyan ve İslam teolojisi gibi değişik teolojiler vardır. Teoloji, konu aldığı dinin inanç ve ibadetlerini doğru kabul eder, onları savunmaya ve güçlendirmeye çalışır. Oysa din felsefesi, herhangi bir dini ve onun pratik ögelerini ele almaz. Din olgusunu ele alır. Din felsefesi genel olarak dinin doğası, ibadetin anlamı, din, bilim ve ahlak ilişkileri gibi konuları açıklayarak, değerlendirmeye çalışır. Bu değerlendirmeyi yaparken mantıksal bir analize başvurur. Din felsefesi, dine eleştirel ve objektif bir tavırla yaklaşır.

Din Felsefesinin Kavramları:
Din felsefesi, din konusunu ele alırken dinle ilgili belirli kavramlara yer verir. 

Tanrı: Her şeyi yaratan, var eden varlık. 

İman: Dinin ortaya koyduğu doğrulara inanmak. 

İnanç: Bir dine, bir düşünceye gönülden bağlı bulunmak. 

Kutsal: Tapınılacak derecede sayılan, dinî bir saygının konusu olan. 

İbadet: Tanrı'nın buyruklarını yerine getirme, Tanrı'ya yönelen saygı davranışı, tapınma.

TANRI DÜŞÜNCESİ

Tanrı'nın varlığı konusunda üç temel yaklaşımdan söz edilebilir:

1. Tanrının Varlığını Kabul Edenler

Tanrı'nın varlığını kabul eden başlıca görüşler:

  • Teizm,
  • Deizm ve
  • Panteizmdir.

Teizm: Evreni yaratan ve yöneten bir Tanrı ya da tanrıların olduğunu savunan görüş, tanrıcılık (teizm) adını alır. Teizm, tek tanrıcılık (mono teizm) ya da çok tanrıcılık (politeizm) şekillerinde olabilir.
Teizmi savunan düşünürler, Tanrı'nın varlığını ve niteliklerini kanıtlamak için çeşitli deliller ileri sürmüşlerdir. Bu kanıtlardan bazıları ontolojik kanıt, kozmolojik kanıt, teleolojik kanıt, dinî deneyim kanıtı ve ahlak kanıtı diye adlandırılır.

  • Ontolojik kanıt:

Ontolojik olarak Tanrı'nın kanıtlanmasını ilk defa Hristiyan düşünür Anselmus yapmıştır. Ona göre insanda "en yüksek derecede mükemmel olan bir varlık fikri" vardır. Mükemmellik, var olmayı gerektirir. Var olan bu mükemmel varlık Tanrı'dır. Tanrı'nın var olmadığını düşünmek, mükemmel olmadığını da düşünmektir. Böyle bir düşünce ise Tanrı'dan varlık yüklemini eksiltmek olur ki bu imkânsızdır. Çünkü Tanrı eksiksiz ve mükemmeldir. O hâlde Tanrı vardır. Anselmus'un bu düşünceleri Descartes, Spinoza Leibniz gibi 17. yüzyıl rasyonalist düşünürlerince geliştirilmiştir. Bu düşünce, İslam filozoflarınca daha belirgin bir şekilde dile getirilmiş, Farabi ve Gazali gibi düşünürlerce Tanrı'nın varlığına ilişkin ontolojik kanıtlama çok iyi temellendirilerek ifade edilmiştir.

2.Kozmolojik kanıt: Bu kanıt, evrenin varlığından hareket ederek Tanrı'nın varlığını ortaya koymaya çalışır.

Teleolojik kanıt: Bu kanıtı dile getiren düşünürlere göre evrendeki her şey de bir düzenlilik görülür. Bu düzenlilik, belli amaçlara hizmet eder. Düzen, evrende yaşamı ve yaşamın devamını sağlar. Ne düzen ne de amaç kendiliğinden ortaya çıkmamış tır. Evrende düzeni ve amacı gerçekleştiren bir neden vardır. Bu neden, Tanrı'dır. O hâl de Tanrı vardır.

3.Dinî tecrübe kanıtı: İnsan, inanan bir varlıktır. İnanan insan için Tanrı'nın varlığını görmek, duymak ve bilmek bir yaşam hâlidir. Dinî tecrübe ve yaşantıya sahip insanlar, Tanrı'nın varlığını içlerinde hissederek bilirler.
Deizm:
Tanrı'yı sadece bir ilk neden olarak ileri süren ve ona başka hiçbir nitelik ve güç tanımayan görüş yaradancılık ya da neden tanrıcılık (deizm) adını alır. Özellikle 17. yüzyılda İngiltere ve Fransa'da ortaya çıkmıştır. Başlıca savunucuları J. J. Rousseau, Voltaire, J. Locke'tur. Deizmde Tanrı inancı vardır fakat bir dinin dogmalarını ve ilkelerini benimseme yoktur. Deizm’e göre Tanrı bu evreni yaratmıştır. Ancak daha sonra onu kendi yasalarına göre işlemek üzere serbest bırakmıştır. Deizm’de Tanrı, evrene içkin yani her an evrene ve olaylara müdahale eden değildir, evrenin dışındadır.

Panteizm (tüm tanrıcılık): Doğa ile Tanrı'nın özdeş ve iç içe olduğunu savunan görüştür. Bu evrende görülen ve bilinen her şey, Tanrı'nın bir parçasıdır. Gerçek olan Tanrı'dır, her şey ondan türemiştir. Evren, tanrısal belirlemedir. Tanrı, evrendeki bütün varlıkların toplamıdır. Panteizmi kabul eden ve değişik noktalardan bakarak tanımlamaya çalışan düşünürlerin en önemlisi Spinoza' dır. Ona göre cevher kendi kendine var olandır. Tanrı cevherdir ve kendi başına vardır. Öteki varlıklar, bu cevherde (Tanrı'da) vardır. Kendi başına var olan cevhere Tanrı veya doğa denilmesi aynı anlamı ifade eder. Panteizmde Tanrı, varlık nedeni ve yaratıcı değildir. Hiçbir şey Tanrı'nın özgür iradesiyle yaratılmamıştır. Her şey zorunlu olarak ondan çıkmıştır.

Panenteizm (vahdeti vücut): Her şeyin Tanrı olduğunu savunan panteizmden farklıdır. Bu görüşe göre tüm var olanlar Tanrı 'dan oluşmuştur ancak Tanrı ve evren bir değildir. Tanrı ilk ve mutlak nedendir ama her türlü etkilenmeden uzaktır. Tanrı soyut, mutlak ve değişmez yönleriyle evrenin üstündedir. Yalnızca somut, göreli ve değişen yönleriyle evrenin içinde yer alır.

2.TANRININ VARLIĞINI REDDEDENLER

Ateizm (tanrı tanımazlık):
Tanrı'nın var olmadığını ileri süren görüştür. Demokritos, Gorgias, Epikuros, Herakleitos, D. Hume, J.P. Sartre ve Nietzsche gibi filozoflar, ateist filozoflar arasında sayılabilir. Felsefe tarihinde farklı örnekleri görülen ateizm, teizme bir tepki hareketi olarak doğmuştur. Ateizmi savunan düşünürlerde Tanrı'nın var olmadığı konusunda bazı kanıtlar ileri sürmüşlerdir.

Kötülük kanıtı:
Bu kanıt, dünyadaki bunca kötülük karşısında insanların iyi bir Tanrı'nın var olduğuna inanmamaları gerektiğini savunur. Tanrı eğer varsa her şeyi biliyorsa bu arada dünyadaki kötülükleri de bilmesi ve onlara engel olması gerekir. Bu nedenle her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten bir Tanrı'nın varlığından söz edilemez.

Ahlak kanıtı:
Nietzsche ve Sartre gibi düşünürler, insanın kendi özünü kendisinin var ettiğini savunurlar. Eğer insan özgür ve güçlüyse sonsuz gücü olan bir varlığın olmaması gerekir. Çünkü tam olanla eksik olan, mükemmel olanla mükemmel olmayan, sonsuz olanla sınırlı olan aynı dünyada bulunamaz. O hâlde insan, güçlü ve özgürse Tanrı'nın olmaması gerekir.

Madde kanıtı:
Materyalizme göre madde, öncesiz ve sonrasız olan tek varlıktır. Her şey maddeden meydana gelir. O hâlde Tanrı gibi doğa üstü ve maddi olmayan bir gücün var olmaması gerekir.

3.Tanrının Varlığının veya Yokluğunun Bilinemeyeceğini Öne Sürenler:

 Bilinemezcilik (agnostisizm), Tanrı'nın var olup olmadığının bilinemeyeceğini savunan görüştür.

TANRI’NIN VARLIĞI HAKKINDA GÖRÜŞLER
Din felsefesinde Tanrı’nın varlığı ile ilgili çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Bu tartışmalarda ’Tanrı görüşü insanlarda Tanrı tarafından mı yoksa başka bir sebepten mi oluşmuştur?’, ’Tanrı evrene nasıl müdahale eder?’ gibi sorular ele alınır.
TANRI’NIN VARLIĞI HAKKINDA GÖRÜŞLER
Din felsefesinde Tanrı’nın varlığı ile ilgili çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Bu tartışmalarda ’Tanrı görüşü insanlarda Tanrı tarafından mı yoksa başka bir sebepten mi oluşmuştur?’, ’Tanrı evrene nasıl müdahale eder?’ gibi sorular ele alınır.
Teizm: Evrenin yaratıcısı Tanrı’dır. Tanrı ezeli ve ebedidir.
Deizm: Evreni yaratan Tanrı’dır ancak Tanrı evrene müdahale etmez. Bu düşüncedekiler  kutsal kitapları ve peygamberlik  kurumunu kabul etmezler.
Dualizm: İkili Tanrı anlayışına sahip bir görüştür.
Politeizm: Birden çok Tanrı olduğunu ileri süren görüştür.
Monoteizm: Tanrının tek ve biricik olduğunu savunan görüştür.
Panteizm: Evrenin yaratıcısı olan Tanrı’nın evrenle bir ve aynı olduğunu belirtir.
Ateizm: Tanrı’nın var olmadığını savunan görüştür.
Agnostisizm: Tanrı’nın varlığı ya da yokluğu konusunda kesin bir yargıya varmanın mümkün olmadığını söyleyen görüştür.

OKUMA PARÇASI:* "İlk Taşı Günahsız Olanınız Atsın!"
- İsa mabede girince, yazıcılar ve Ferisiler kendisine zina suçu işlemiş bir kadın getirdiler. Aralarında dediler:
- «Eğer onu kurtarırsa bu Musa'nın kanununa aykırıdır ve böylece onu suçlarız. Eğer mahkûm ederse bu kendi akidesine aykırıdır çünkü o merhameti tebliğ etmektedir. Bu şekilde İsa'ya varıp dediler:
- «Muallim, bu kadını zina ederken bulduk. Musa, böylesinin recm edilmesini (taşlanarak öldürülme şekli) emretmişti; buna sen ne dersin?» Bunun üzerine İsa eğilip parmağıyla yerde bir ayna yaptı ve içinde herkes kendi kötülüklerini gördü. Cevap için sıkıştırırlarken İsa doğrulup parmağıyla aynayı gösterdi ve dedi:
- «Aranızda günahsız olan ona ilk taşı atsın.» Ve yeniden eğilip aynayı çizdi. Bunu gören insanlar, en yaşlısından başlayarak bir bir çıktılar çünkü kirli işlerini görünce utanıyorlardı.
- İsa yeniden doğrulup kadından başka kimseyi göremeyince dedi:
- Kadın, seni ayıplayanlar nerede? Kadın ağlayarak cevap verdi: Gittiler. Eğer beni bağışlarsan Allah sağ ve diridir ki bir daha günah işlemeyeceğim” dedi.

Not: Üzerinde düşünülmeye değer bir metin.

? ÖRNEK SORU (ÖSYS): Ben sevdiğim ve hayran olduğum oyum.

Sevdiğim de benden başkası değildir.

Biz bir bedende iki ruhuz.

Sen beni görünce onu görüyorsun.

Tıpkı onu görünce beni de gördüğün gibi

Hallac-ı Mansur bu dizeleriyle aşağıdaki düşüncelerden hangisini dile getirmektedir?

A) Tanrıya varmanın yolu akıl değil gönüldür.

B) İnsan ve tanrı özdeştir.

C) Mutluluk, gönülde aşkı duyarak yaşamaktır.

D) Bütün varlıklar içinde yalnızca insan, Tanrı'nın özünü sezebilir.

E) İnsan nefsini yok ettikçe Tanrı'nın varlığının bilincine ulaşır.

Çözüm: Hallac-ı Mansur bu dizelerinde insan ile Tanrı'yı özdeşleştirmekte ve panteist düşünceyi örneklendirmektedir. Yanıt: B

 

? ÖRNEK SORU(ÖSYS): İnsanları kim olursa olsun, hangi dine, ırka veya zümreye ait olursa olsun sevmek gerektiğini savunan Mevlâna, bu görüşünü,
Gel, gel, nerede olursan ol yine gel
Kafir de olsan, hoşgörülü de olsan, puta da tapsan, gel!
Bizim bu dergahımız ümitsizlik dergâhı değildir.
Yüz defa tövbeni bozmuş olsan da yine gel! dizeleriyle dile getirmiştir. Aşağıdakilerden hangisi, bu görüşe temel oluşturan düşüncelerden biridir?

A)İnsan asıl gerçeği yalnızca akıl yoluyla görerek mutluluğa erer.

B)Tanrısal öz taşıdıkları için bütün insanlar değerlidir.

C)İnsanı ele almak, inançlarla ilgili her türlü sorunu ele almak demektir.

D)Gelip geçici zevkler insanın asıl özüne varmasını engeller.

E)Her şey göreli olduğu için evreni anlamak mümkün değildir.

Çözüm: İnsanlar arasındaki her tür ayrımcılığa dizeleriyle karşı çıkan Mevlâna, Tanrısal öz taşıdıkları için bütün insanları değerli olarak nitelerken panteizmin bir başka biçimini sergiler. Yanıt: B
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
Umberto Eco’ya göre insan zihni, kendi dünyasını belirler, sonra da bu kendi belirlediği dünya içinde değerlerini oluşturur. Küçük bir çocuğun kendi hayalinde oluşturduğu canavarlardan korkması gibi, yetişkinler de kendi hayalinin ürünü olana, bunun hayal ürünü olduğunu bilseler bile inanmayı sürdürürler. Bu parçadan aşağıdaki sonuçların hangisi çıkarılabilir?

  • İnançların gizli kalması gerektiği
  • İnanmanın temelinde korkunun bulunduğu
  • İnancın nesnesinin, zihnin ürünü olduğu
  • İnsanın bir şeylere inanmak zorunda olduğu
  • İnanmanın, insanı diğer canlılardan ayıran özellik olduğu

Çözüm:
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
İlk Çağ düşünürlerinden biri olan Xenophones mitolojiyi eleştirerek şöyle demiştir: “İnsanlar sanıyorlar ki tanrılar da kendileri gibi doğmuşlardır, kendileri gibi giyinirler ve kendileri ile aynı biçimdedirler. Nitekim Habeşler tanrılarını kendileri gibi kara ve yassı burunlu, Trakyalılar ise sarışın ve mavi gözlü olarak düşünürler. Bu düşünceyi biraz daha ileriye götürerek diyebiliriz ki atların, aslanların elleri olup da resim yapabilselerdi, atlar tanrılarını at gibi, aslanlar da aslan gibi çizerlerdi.”
Xenophanes bu sözleriyle aşağıdakilerden hangisini eleştirmektedir?

  • İnsanların, tanrı düşüncesini kendi özellikleriyle sınırlamasını
  • İnsanların tek bir tanrı ideali üzerinde birleşememesini
  • Tanrıların insanüstü güçlerinin olduğunun düşünülmesini
  • İnsanların ibadet biçimlerinin birbirinden farklı olmasını
  • Hayvanların, tanrı tasarımının dışında tutulmasını

Çözüm :
?ÖRNEK SORU(ÖSYS):
 İnsanın yaratıcıya tam olarak anlamaktan aciz olduğunu savunan Augustinus: “Kavrayamadığın bir şeye niçin inanıyorsun? dendiğinde “kavrayamadığım için” demiştir. Ona göre insanın kavrayabileceği ve aklı ile çözebileceği bir varlık onun yaratıcısı olamaz. Dolayısıyla aklımız almadığı için ona inanmalıyız.
Bu açıklama din felsefesinin daha çok hangi problemiyle ilgilidir?

  • Tanrının varlığı
  • Tanrının insan ile ilişkisi
  • Evrenin yaratılışı
  • Vahyin mümkün olup olmadığı
  • Aklın ruhu algılayışı

Çözüm: