III. Mehmed

« Geri

III. Mehmed

26 Mayıs 1566 tarihinde Manisa Sarayı'nda dünyaya gelen Üçüncü Mehmet'in babası Üçüncü Murat, annesi ise Safiye Sultan'dır.

Üçüncü Murat, 1595 tarihinde Topkapı sarayında öldüğü zaman, Safiye Sultan bu ölümü kimseye haber vermedi. Görevlileri gizlice Manisa'ya göndererek oğlunu tahta davet etti. Üçüncü Mehmet, 27 Ocak 1595 tarihinde tahta oturdu. Biat töreninden sonra, Üçüncü Murat'ın cenaze namazı kılındı ve merasimle kaldırıldı. Bundan sonra, Üçüncü Mehmet, Haremi Hümayın'a gitti ve Mustafa, Osman, Bayezit, Cihangir, Abdullah, Abdurrahman, Hasan, Yakup, Alemşah, Yusuf, Hüseyin, Korkut, Ali, İshak, Ömer, Alaeddin, Murat adlı kardeşlerinin idamlarını emretti. Üçüncü Murat'ın cariyerlerinden olan kızlar eski saraya gönderildi. Gebe cariyerler Marmara denizine atılarak boğduruldu. Devleti devam ettirmek ve saltanat tahtına oturmayı kardeş sevgisinden üstün tutan Üçüncü Mehmet'in tahta çıkışı kanlı ve feci olmuştu. Tahta oturmasının ardından eski kadrolar yerlerinden alındı ve III. Mehmet çevresindeki görevleri kendi yakın adamlarına verdi. Bu kapsamda, Ulemadan Sadeddin Efendi'yi hocalığına, Ferhad Paşa'yı Sadrazamlığa, Halil Paşayı da Kaptan-ı deryalığa tayin etti.

PADİŞAHLIK DÖNEMİ

İlk icraatı olarak iç meselelere yönelen sultan, babasının zamanında mal alımları sebebiyle halka olan borçları ödediği gibi hazine israfını önlemek için de tedbirler aldı. Yine babasının ihmal ettiği cuma selamlıklarına katılıp cuma namazını kılmak üzere alayla saraydan çıktığında vezirlerin kendisine yaklaşarak devletin ve halkın meselelerini konuşma adetini yeniden getirdi, böylece halk nazarında adaletle hükmedeceği beklentisinin oluşmasını sağladı.

Padişahın Haçova Meydan Savaşı’ndaki zaferin ardından kendisine güveni geldi. Yumuşak yüzü sayesinde annesinin çok kolay etkisi altında kalması, biraz tutarsız davranmasına neden oluyordu. 1593’ten beri devam eden Avusturya harpleri esnasında, papa Sekizinci Clément’in teşvik ve propagandalarıyla, ahalisi Hıristiyan olan Osmanlı Devletine tabi Erdel, Eflak ve Boğdan Voyvodalıkları Türklere karşı isyan ettiler. Sadrazam Ferhad Paşa, Eflak Seferi için Serdar-ı ekrem tayin edildi. 14 Mayıs 1595’te Eflak ve Boğdan’ın imtiyazlı prenslik statüsü kaldırılıp vilayet haline getirilerek, valiler tayin edildi. Papa’nın çağrısıyla Almanya, Avusturya, Belçika, Bohemya, İtalya, Macaristan’dan toplanan elli bin piyade ve yirmi bin süvariden meydana gelen Hıristiyan ordusu, Avusturyalı Prens Mansfeld emrinde yardıma geldiğini haber alan Eflak Voyvodası Mihail, binlerce Müslümanı kılıçtan geçirip, her yeri harap etti. Prens Mansfeld, 1 Temmuz 1595’te Osmanlı idaresindeki Macaristan’ın Estergon Kalesi'ni kuşattı. Serdar-ı ekrem Ferhad Paşa'nın ve eski Vezir-i azam Koca Sinan Paşa'nın taraftarları seferde bozgunculuk yaptılar. Ferhad Paşa vazifesinden alınarak, Koca Sinan Paşa tekrar Vezir-i azam ve serdarlığa getirildi. birbiri ardına gelen felaketler ve ölümler sebebiyle düşman karşısında kesin zafere gidilemedi. Sadrazamlardan Ferhad Paşanın idamı, Lala Mehmed ve Koca Sinan Paşaların vefatları ve 27 Ekim 1595 Köprü Faciasıyla Akıncı Ocağı'nın çok zarar görmesiyle birlikte Estergon, Vişegrad, Tegovişte, Yergöğü düşman eline geçti. Hıristiyanlar yerli ahaliye ve esir kumandanlara insanlık dışı fiillerde bulundular. Önemli devlet adamları ile 3500 asker, Voyvoda Mihail tarafından kazığa vuruldu. Fakat, Eflak ve Macaristan cephelerinde, Osmanlı şehirlerinin düşman ordularınca yıkılıp yakılması, ahalinin kılıçtan geçirilmesine son vermek için Üçüncü Mehmed Han, Vezir-i azam Damad İbrahim Paşanın da tavsiyesiyle 20 Haziran 1596 tarihinde Eğri Seferine çıktı. Kanuni Sultan Süleyman’dan sonra ilk kez bir padişah ordunun başında sefere çıkıyordu.

İlk olarak 1596 yılında Eğri Kalesi alındı fakat Sultan III. Mehmet tamamen annesinin kontrolündeydi. Onun önerdiği isimler veziriazamlığa, vezirlik makamına getiriliyor, içte ve dışta gerçekleşen kötü haberlerin oğluna ulaşmasını engelliyordu.

Bu sırada İstanbul’da büyük bir veba salgını vardı, padişahın hanımlarından biri, kız kardeşlerinden dokuzu hastalıktan öldü; bir ara azalan salgın yeniden yayılınca padişah Üsküdar’a geçerek Kandilli bahçesinde bir süre oturup hastalığın geçmesini bekledi.

Anadolu’da baş gösteren Celali isyanı, padişahı oldukça zorladı. Karayazıcı isimli bir şahıs, kendisini Osmanlı padişahı olarak ilan etti ve bu dedikodular İstanbul’a kadar ulaştı. Sultan halkı yatıştırmak ve söylentilerin asılsız olduğunu ispatlamak için harekete geçti ve asileri idam ettirdi. Ancak halk durdurulamadı, saraya gelen bir insanlar padişahı, annesini devlet işlerinden uzak tutmasını istediler.

Bu sırada güzel olaylarda yaşanıyordu, Habsburglar’a karşı zafer kazanan Osmanlı, 1600 yılında kaleyi teslim aldı. Bir yandan da dış politika ile ilgileniyor, İngiltere kraliçesi ile mektuplaşıp Fransızları ‘’eski bir dost’’ olarak görüyordu.

Saray içinde vezirler arasında makam kavgası yaşanırken, Sultan III. Mehmet’te tahtına göz koyduğunu ve kendisini tahttan indireceğini düşündüğü büyük oğlu Mahmut’u boğarak öldürttü, annesi ve 30 kadar hizmetçisi de denize atıldı.

III. Mehmed’in bu olaydan nasıl etkilendiği tam olarak bilinmemektedir. Ancak doğu cephesinden gelen kötü haberlerle sarsılan padişahın rahatsızlığının giderek arttığı ve melankolik mizacı yüzünden iyice içine kapandığı anlaşılmaktadır.

Edebiyat ve şiire merakı olan Üçüncü Mehmet'in saltanatı 8 yıl, 10 Ay, 25 gün sürdü. Hem kardeşlerinin hem de evladının ölümüne sebep olan bu sultan 21 Aralık 1603 tarihinde, 37 yaşında kalp krizinden öldü. Bir törenle Ayasofya avlusundaki türbesine gömüldü.

***https://www.beyaztarih.com/ansiklopedi/iii.-mehmed

***http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=6462

***http://www.osmanlimedeniyeti.com/makaleler/tarih/III-Mehmet-Mehmed-Osmanli-Padisahlari.html

Chien Shiung Wu Kimdir?

I. Murad Kimdir?

Orhan Gazi Kimdir?


CANLIDERSHANE.NET

Başarıya ulaşmanın en kısa yolu! Bizimle eğitim hep yanıbaşınızda!

Yukarı Çık